Sosyal Medya

Güncel

Dilipak: Galata Köprüsü’nü satan adam Türkiye’nin en büyük dolandırıcısı Sülün Osman’ı hatırlayın

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak kamuoyunu meşgul eden Çiftlik Bank skandalını köşesinde değerlendirdi.



 Abdurrahman Dilipak tarimizde birçok dolandırıcıların bulunduÄŸu ama bunların çoÄŸunun Fetullah Gülen gibi kiÅŸilerle mukayese dahi edilemeyeceÄŸini belirttiÄŸi yazısında Çiftlik Bank skandalına deÄŸindi ve global ölçüdeki benzer skandallarla mukayese etti.

Yazının Tamamı

“Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz / Birkaç kuruÅŸu mürtekibin cây-ı kürektir.” Ziya PaÅŸa böyle demiÅŸ. Bunu bir de tercüme etmek lazım ÅŸimdi: “Milyonla çalanlar yüksek ve ÅŸerefli mevkilere yükseltilerek baÅŸ tacı edilir; birkaç kuruÅŸ çalan hırsız ise kürek cezasına çarptırılır.”

Ziya Paşa, böyle demiş. O zaman milyar, trilyon konuşulmadığı için, zatı devletlileri milyonlardan söz etmiş.

Çekmeköy’de Abdullah ÇakıroÄŸlu adlı meczubun saldırısına uÄŸrayan AyÅŸegül Terzi’nin “ÅŸortlu” olması sebebiyle kıyameti koparan kimi çevreler, Kadıköy metrosunda Kerime P. isimli çarÅŸaflı kadına tükürerek, “Allah sizin belanızı versin” diyen Atınç Manap isimli provokatöre sessiz... ÇakıroÄŸlu 3 yıl 10 ay hapis cezası alırken, Manap mahkemece serbest bırakıldı. Hukukçular ise kararı skandal olarak yorumladı.

Bu iÅŸler böyledir. DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu, Uruguaylı mevkidaşıyla bir görüşme gerçekleÅŸtirmiÅŸ. Görüşmenin gündeminde Uruguay’a kaçan Ã‡iftlik Bank CEO’su Mehmet Aydın varmış. Bizim “Neo Parsadan”. Parsadan’ı geç, Galata Köprüsü’nü satan adam Türkiye’nin en büyük dolandırıcısı Sülün Osman’ı hatırlayın. Bu kiÅŸi 1923-1984 yılları arasında yaÅŸamış gerçek bir efsane idi. Gerçek adı Osman Ziya Sülün’dü.

Rothschild kimdir mesela ya da Rockefeller. Bunlar mesned-i izzette ser-efraz!

Sülün Osman F.Gülen’in, ya da Kalkancı’nın eline su dökemez mesela. Sülün ne yapmış ki, mesela,  1950 ve 1960’lı yıllarda Galata Kulesi’ni satmış. Eminönü meydanındaki saatini ve Haliç Köprüsü kiralamak, Taksim meydanına paspas atarak gelen geçenden ayakbastı parası almak gibi ÅŸeyler. Dolandırıcılığın inceliklerini Kumkapılı bir Rum’dan öğrenmiÅŸ ve daha sonra iÅŸe kendi yorumunu katmış.  Dolandırıcılıktan girdiÄŸi hapishanede, yönetimi kandırarak, mahkûmlara  “Alın teriyle yaÅŸamak” adlı bir konferans bile vermiÅŸ.

Düşünüyorum da, Roma polisi Tarsuslu Saul’u Kayseri’de yakalar, Roma’ya götürür, adam imparatorun adamlarını, ailesini kandırır, imparatorluÄŸu ele geçirir.

Vatikan’da bir de kadın Papa vardı. Dünyada ne örnekler var.

Sülün Osman’dan bir vecize, muhterisle muhtekirin iÅŸbirliÄŸini anlatan güzel bir örnek. Kifayetsiz muhterisle, açıkgöz muhtekirin dansı! “Benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında. Yani bana yaklaÅŸma sebepleri beni dolandırmaktı. On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akÅŸam vakti. Kuyumcunun kapısındayız ve dükkan kapalı. Karımın hastalığı olduÄŸunu söylüyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiÄŸini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın ÅŸart olduÄŸunu söylüyorum. Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı bin lira. Diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. Paranın gerisi umurumda deÄŸil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın. Adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri bin liraya bozdurabileceÄŸini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. O arada benim ayakçım da mevzuya ortak çıkıyor ve bilezikleri ucuzdan o almak istiyormuÅŸ gibi ayak yapıyor. TelaÅŸlanıyor adam fahiÅŸ kazanç imkanı kaybolacak diye. Hemen 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, ben de kayboluyorum ortalıktan. Adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduÄŸunu öğrenince, dolandırıldım, diye karakola gidiyor. Ben aranıyorum… Demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziÄŸi 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. Gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı. Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kiÅŸiyi dolandırmadım.”

Bizimkiler Bitcoin’i tartışıyorlar. Sanal’ın “gerçek dünyası”ndan habersiz çoÄŸu. “Artırılmış gerçeklik” konusunda da bilgileri yok. Bitcoin “meÅŸru deÄŸil”, ama peki ya “Dolar”. Dolar’ın üçte ikisi kaydi para, yani o basıldığı kağıt kadar bile deÄŸeri yok. Biz hepimiz dolara yatırım yaparak aslında emperyalizmin, sömürünün hisse senedini alıyor ve bu iÅŸe ortak oluyoruz bir bakıma.

Dolar, tarihin en büyük yolsuzluÄŸu, illüzyonu, sahtekarlığıdır. Dolar’ı FED üretir, ABD’ye kiraya verir. LÄ°BOR paraların deÄŸerini, yani Kur’u belirler Londra’dan ve faize baz olan LIBOR’u belirler. Piyasayı manipüle edip milyarlar kazanırlar.

Siz, altın, petrol, gümüş, bakır, elmas, nikel, piriç, şeker üretin. Kotalar vardır. Ürettiğiniz şeyleri dolarla alıp satacaksınız. Birileri sadece kağıt üreterek sizin kadar kâr elde eder.

Biz bu adamları mahkûm etmek yerine, hepsini bir araya toplayıp, “bu ifridden sualin kılını çekmek” üzere bir plan mı yapmalıyız yok.

Cebinizde dolarlar ve siz Mehmet Aydın’ın peÅŸindesiniz. Onlara hizmet edince “iyi çocuk”, onların kontrolü dışında, onların yaptığının trilyonda birini yapınca “kötü çocuk”, bu adil bir deÄŸerlendirme deÄŸil. Mehmet Aydın’ın yediÄŸi haltı meÅŸrulaÅŸtırmak için dünyada yaÅŸayan insanların dörtte birini öldürmek, dörtte birini köleleÅŸtirmek, dörtte birini sömürmek için bir plan yapıp, ona göre bir düzen kurması mı gerekiyordu. Elinin altında DAEÅž, PKK, PYD, DHKP-C, FETÖ, Kalkancılar filan mı olması gerekiyordu.

Global üçkağıtçılık şöyle: Siz gerçek mal ve hizmet veriyorsunuz, ABD size büyülü bir kağıt vererek o mal ve hizmeti sizden bedava alıyor. Sonra siz o kağıdı vererek, ABD’den, silah ya da baÅŸka ülkelerde ürettiÄŸi mal ve ürünleri alıyorsunuz, ya da o kağıdı vererek baÅŸka ülkelerden baÅŸka ÅŸeyler alıyorsunuz. Domino etkisi ile bir soygun zinciri oluÅŸturuluyor. Siz de o oyunun bir parçası, suç ortağı oluyorsunuz, sonra ABD yine sizden bir ÅŸeyler alıyor, size yeni kağıtlar veriyor. İçinizdeki hainleri fonlamak için dilediÄŸine hibe, dilediÄŸine kredi veriyor. Aslında bu oyunla Media, Mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi STK’yı ele geçiriyor. Al gülüm, ver gülüm, kazan/kazan oyunu. Beyaz efendilerinizle beraber oluyorsanız birlikte kazanıyorsunuz.

Cem Uzan bu oyunun farkına vardı. Ben de öğrendim, ben de onlara oynayabilirim bu oyunu dedi. Motorola olayında bastığı zemin ayağının altından kayınca o da battı. Bizde uluslararası sistemin dışına çıkarak kendi başına bu işi yapmak isteyen başkaları da oldu. Ama hemen ipini çektiler. Mesela Asil Nadir.

Aydın DoÄŸan, Axel Springer’i, Murdoch’u, CNN’ni, Rizzoli’yi, RTL’yi yanına alarak, sırtını onlara dayayarak, onları önüne koyarak bir yerlere gelmeye çalıştı ama, buraya kadarmış. Bugünlerde rotayı Avrupa’ya çevirecek patronlara dikkat. Mesela ilk 10’u bu anlamda yakın takibe almak gerek. Bana göre Aydın DoÄŸan’ın bu satışının püf noktası, davalar, vergi borçlarında ve piyasaya olan borçlarında gizli. Büyük patronlar, artık daha ucuz ve etkili bir alan olan sosyal media’ya yöneliyorlar. Konvansiyonel media’yı bırakıyorlar. DoÄŸan Media’nın yeni patronu herhalde bu iÅŸin kârlılığını garanti etmek için devletle olan, yargı ve maliye ile olan, piyasaya ile olan ihtilafını çözmeyi öncelikli iÅŸ olarak görecektir.

Kertenkele kuyruÄŸunu bırakıp kaçar biliyorsunuz. Uluslararası dolandırıcılık çetesi sakın sizi Çiftlik Bank ile kandırmasın. Unutmayın, kibriti gözünüze çok yaklaÅŸtırırsanız, arkasında bir ormanı kaybedersiniz. 

 

Dolandırıcı arıyorsanız, ABD’ye, Ä°ngiltere’ye, AB ülkelerine bakın! Hani ÅŸu saygın iÅŸadamları, politikacılar, bankacılar. Yarın da devam edelim mi bu konuya? Selâm ve dua ile..

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.